21 Eylül 2017 Perşembe
24 Ağustos 2017 Perşembe
VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ
Etkili ders çalışma teknikleri
Etkin dinle: Dersi derste hallet. Etkin dinlemek demek, konsantre olarak dinlemek demektir.
Derse güçlü bir şekilde odaklanmak için aşağıdaki pratik önerileri uygulayın.
a- Hangi dersi görüyorsanız, “Şimdi fizik dersini dinliyorum, şimdi Türkçe dinliyorum” diye telkinde bulunun. Çünkü daha iyi konsantre olmak için zihninizi şimdiye getirmeniz gerekir.
b- Ders esnasında önemli yerlerin altını çizin ve en önemli bilgileri not edin. Not almak zihnin dağılmasını önler.
c- Sırada dik oturun ve öğretmen ile göz teması kurun. Söylediklerine dikkatinizi verin. Öğretmenle göz teması kurarsanız zihniniz öğretmenin söylediklerine daha çok odaklanır. Göz teması iletişiminizin kopmasını önler.Eve gidince önce dinlenin. Dinlenmeden yapılan çalışmalarda sık sık konudan kopmalar meydana gelir. Konsantrasyonunuz çabuk bozulur. Aç iseniz midenizi tıka basa doldurmadan yemek yiyin.
Saat kaç ile kaç arasında çalışacağınızı ve neler yapacağınızı önceden belirleyin.
Özellikle ders çalışma sorunu olan öğrenciler bu uygulamayı bir gün öncesinde uyumadan önce yaparlarsa ertesi gün daha kolay ders çalışırlar. Yani bir gün öncesinde uyumadan önce “Yarın akşam saat 7, 10 arasında ders çalışacağım” diye zihninizde belirlerseniz ve aynı düşünceyi ertesi gün sabah ve okul çıkışında da tekrarlarsanız zihninizi saat 7, 10 arasında ders çalışmaya bloke edersiniz. Çünkü zihninizde neyi tekrar ederseniz kendinizi o yönde yönlendirirsiniz. Aynı uygulamayı maç seyretmek ya da dizi izlemek için yapmıyor muyuz?
Şampiyonların anahtarı: Tekrar. Günlük tekrar yoksa başarı da yoktur.
Başarılı bütün öğrencilerin ortak olarak yaptıkları en önemli çalışma günlük tekrardır. Tekrar, öğrenilen bilginin pekiştirilmesini ve uzun hafızaya atılmasını sağlar. Tekrar edilmeyen bilgi, su üstüne yazı yazmak gibidir. Bununla birlikte bir bilgiyi ilişkilendirme yapmadan papağan gibi tekrar etmek de etkisiz bir öğrenmedir. Özellikle yeni öğrendiğiniz bir bilgiyi uykudan önce yani o gün içerisinde tekrar etmezseniz %50"sini unutursunuz. Bir hafta içerisinde tekrar etmezseniz % 70"ni unutursunuz. Geriye gördüğünüz gibi çok az bilgi kalıyor ki bu kadarcık bilgiyle hiçbir başarı elde edilmez.
Günlük tekrarın yanında haftalık ve aylık tekrarlar da başarınızı zirveye çıkartır.
Konu tekrarı yaparken önemli bilgilerin altını çizin ve en önemli bilgileri karalama şeklinde hızlı not alın. Ayrıca mümkünse içinizden veya dışınızdan tekrar edin. Ya da konuyu bir arkadaşınıza anlatın. Böylelikle bilgiyi hem görsel hem dokunsal hem de işitsel olarak kaydetmiş olursunuz.
Çok yavaş özet çıkardığınızda farkında olmadan sadece “kopyala yapıştır” yapmaya başlarsınız.. Bu durumda, “Şimdi şöyle güzelce özet çıkartayım sonra dönüp bakarım” dersiniz ve öğrenmeyi ertelersiniz. Oysa öğrenmek tetikte olmak demektir. Bu nedenle “şimdi yazıyorum şimdi öğreniyorum” düşüncesiyle çalışmak gerekir.
Ayrıca, çok yavaş yazdığınızda beyninizin çalışma hızı ile yazma hızınız arasındaki sürede boşluk meydana geldiği için bu sürede zihnin başka konulara kayması ve konsantrasyonun bozulması sorunu yaşanır.
Öğrendiğiniz konularla ilgili sorular çözün.
Herhangi bir konuyu anlayıp anlamadığınızı nasıl bilirsiniz?
“Anladığımı hissederim” dediğinizi duyar gibiyim. Ancak bunun yeterli olmadığını belirtmek isterim.
Çünkü, bazı öğrenciler, anlamadığı halde “İşlem tamam taraftara selam der” ve anladığını zannederek dersi geçer. Buna “erken anlama” sorunu denir. Bazı öğrenciler de; “Off be bir türlü anlayamıyorum” diyerek tam olarak anladığını hissetmez. Buna da “geç anlama” sorunu denir.
Oysa hissetmek, subjektif bir veridir ve bizi yanıltabilir. Anladığınızın ve öğrendiğinizin gerçek göstergesi sorulardır. Sorularda iyi iseniz anladığınızı hissetmeseniz de öğrenmişsiniz ve anlamışsınız demektir. Sorularda iyi değilseniz anladığınızı hissetseniz de eksiğiniz var demektir.
Bu nedenle mutlaka tekrar eteğiniz konu ile ilgili soru çözmelisiniz. Ne kadar çok soru çözerseniz konuyu o kadar çok zihninizde netleştirirsiniz ve bilginizi kullanılabilir hale getirirsiniz.
Ülkemizde öğrencilerin en büyük sorunlarından biri de çalıştığı bilgiyi tam olarak soruda kullanamamasıdır. Çünkü ezber sistem zihnin analitik ve kritik düşünmesini engeller. Bu nedenle çocuklar bildiği bilginin analizini ve kritiğini yapmakta zorlanırlar. Bu da yaratıcı zekayı öldürür. (Konumuz bu değil ama yeri gelmişken belirtmeden geçemedim)
Ertesi gün göreceğin konulara genel olarak göz at.
Öğrenmeyi harekete geçiren duygu meraktır. Merak duygusu ile öğrenme hem zevkli hem de çok kalıcıdır. Merak, aynı zamanda dikkati bir noktaya odaklamayı sağlar. Bu çalışma, sadece "hangi konuları göreceğim” diye bir göz atma işlemidir. Detaylı bir çalışma değildir. Bu çalışmanın amacı işlenecek konular hakkında genel bir resme sahip olmaktır.
45 dakikada bir 15 dakika ara
Ders çalışırken mutlaka her 45 dakikada bir 15 dakika ara verin. Bunun çini bir koronmetre kullanmak çok faydalıdır. Her 45 çalışma süresinin son 4-5 dakikasında o süre içerisinde gördüğünüz konulara, önemligördüğünüz yerlere göz atın.
Bu çalışma, bilgiyi uzun hafızaya atmak açısından çok etkilidir. Aynı zamanda bilgiyi zihninizde daha net görmenizi, konular arasındaki ilişkileri daha iyi kurmanızı kolaylaştırır, genel resmi görmenizi sağlar.
Ara vermek çalışmanın bir parçasıdır.Ara vermeden, kesintisiz, non-stop yapılan bütün çalışmalar verimsizdir.
Çünkü ara vermek, hem odaklanma gücünü artırır hem de öğrenilen bilgileri entegre etmemizi sağlar. Aynı zamanda aralıklı olarak bıkmadan uzun süre çalışmamız için çok etkilidir. İnsanlar ara vermeden çalıştıklarında belki 3-4 saat çalışabilirler ancak, ara vererek daha uzun soluklu çalışma imkanı elde ederler.
Ayrıca 3-4 saatte, 1 veya 2 saatlik ara vermek de konsantrasyonu artırmak ve bıkmadan çalışmayı sağlamak için çok önemlidir.
Ara verilmeden çalışıldığınızda, bilgileri daha çok karıştırırsınız, iki şıkka indirip yanlışı cevaplandırma oranınız artar. İlk 45 dakikadan sonra zayıf kaydetmeye başlarsınız. Çalıştığınızı zannedersiniz, ama etkisiz öğrenirsiniz.
Dinlenirken dinlen, çalışırken çalış.
İyi dinleme iyi bir çalışmayı getirir. Dinlenirken sadece dinlenin yani zihninizde konu veya soru olmasın, çalışırken de sadece çalışın.
Dinlenirken dinlendirici müzikler dinleyin. Müzikler, mutlaka pozitif müzikler olmalı. Yani depresif müziklerden sigaradan uzak durduğunuz gibi uzak durun. Dinlenme süresinde asla televizyon izlemeyin. Çünkü bir saat televizyon seyretmek iki saat kitap okumak kadar beyni yorar.
Çalışma masanızda değil başka bir yerde dinlenin.
İyi şeyler istemenin anlamı iyi şeyler vermektir
Kahvaltı okul başarısını artırıyor
Marmara Üniversitesi (MÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, kahvaltının, beyine enerji kaynağı sağlayarak, öğrenmeyi olumlu yönde etkilediğini belirterek, ''Kahvaltı etmeyen çocukların, derste konsantrasyonları azalmakta, verilen bilgileri sonradan anımsayabilme performansları düşmektedir'' dedi.
Prof. Dr. Elmacıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kahvaltının, günün en önemli öğünü olmasına karşın, en çok ihmal edilen öğün olduğunu, özellikle okul çağındaki çocukların yeterli ve dengeli kahvaltı yapmaları gerektiğini ifade etti. Elmacıoğlu, ancak çocukların, çeşitli nedenlerle ya hiç kahvaltı yapmadıklarını ya da dengesiz bir kahvaltıyla okula gittiklerini söyledi.
Elmacıoğlu, kahvaltı atlama nedenlerinin başında, sabah geç kalkma yüzünden okula yetişememe korkusuyla zaman bulamama, yemek yeme isteği duymama, ekonomik yetersizlik ve bu öğünü önemsememenin geldiğini belirtti.
Akşam yemeği ile kahvaltı arasında yaklaşık 11-12 saatlik bir aralık bulunduğunu, bu nedenle okul çağındaki çocukların kahvaltı zamanında aç bir durumda olduklarını anlatan Elmacıoğlu, ''Açlık durumunda beyine enerji sağlayan kan şekeri en alt düzeye inmiştir. Deney hayvanları ve insanlar üzerinde yapılan çalışmalardan sağlanan veriler, kan şekerinin yeterli düzeyde olmasının özellikle okul çağı çocuklarında öğrenme ve anımsamayı içine alan birçok beyin ve davranış işlevlerini düzenlediğini gösterir'' dedi.
Kahvaltı yapma ile bilişsel işlev arasındaki ilişkiler konusunda yapılan araştırmaların, çoğu, kahvaltı edenlerin anımsama performanslarının daha yüksek olduğunu bildirdiğini ifade eden Elmacıoğlu, ''Anımsama ve listedeki sözcükleri tekrarlama zamanı, aç kalanlarda, kahvaltı edenlerden önemli şekilde uzun bulunmuştur. Bu da öğrenme açısından çok önemlidir'' şeklinde konuştu.
Ey Bilişimciler Özenli Türkçe Kullanalım
Prof. Dr Tuncer Ören Bilim Bilmek‘teki “Bilişimde Özenli Türkçe” yazısında bazı örnekler vererek bilişim dünyasında özenli Türkçe kullanılması konusuna değinmiş. Bu örneklerden bazıları:
Hâlâ dizüstü bilgisayar yerine laptop kompüter veya daha kötüsü, kompütür sözcüğünü kullananlar var.
Donanım ve yazılım sözcükleri varken, konuşmasında ya da yazısında hardware ve software’i kullananlara ne demeli?
İstemci/sunucu terimi varken niçin client/server kullanılsın?
Katı disk yerine hard disk terimini kullanmak kavramı daha belirgin yapmıyor.
Yorum: ‘katı disk’ yerine ‘sabit disk‘ kullanmak kulağa daha hoş geliyor, ve bir çok yerde ‘sabit disk‘ şeklinde kullanıldığını gördüm.
Uzun süre fare diyemedik; mouse’u kullandık.
Fuzzy logic bulanık mantıktan başka bir anlam taşımıyor.
Etkileşimli sözcüğü varken interaktif (İng. interactive) sözcüğünün kullanılmasını kabullenmek çok güç.
E-posta hâlâ e-mail’in yerine geçemedi.
Yabancı dilden –çoğunlukla İngilizce’den– dilimize yeni terimler kazandırmaya çalışırken yabancı dildeki kavramları yeteri kadar irdelemekte yarar var. Bunu iki şekilde yapabiliriz:
- İngilizce’de kullanılan sözcük veya terim birden fazla kavramı belirtiyorsa, hangi kavrama karşılık aradığımızı saptamamız gerek. Örneğin, İngilizce’de “run” sözcüğü, Redhouse veya Webster’de görüleceği gibi, Türkçede “koşmak,” “işlemek” ve daha epey başka anlama gelir. Ama, bir saat (veya bir makine) koşmaz; çalışır. Benzer şekilde bir yazılım bilgisayarda koşturulmaz, çalıştırılır.
- İngilizce’de kullanılan bir sözcük veya terim için Türkçede aklımıza ilk gelen bir karşılığı kullanmadan önce, İngilizce’de yakın anlamlı sözcük veya terimlerin kavram salkımlarını ve onların Türkçe karşılıklarını düşünmekte yarar var. Böylece terimlerin karşılıklarını, kavram kargaşasına neden olmadan, tutarlı bir şekilde verme şansımızı arttırmış olabiliriz. Örnek olarak aşağıdaki terimleri düşünebiliriz: back (geri), cancel (vazgeç), continue (devam), exit (çıkış), OK (onay, tamam) ve permission (olur).
İngilizce’deki bir terimin Türkçe karşılığını bulurken, bazen başka bir dildeki, örneğin Fransızca’daki karşılığını da düşünmemiz, daha uygun bir terim bulmamızda yardımcı olabilir. “Wizard”ın karşılığı olarak “sihirbaz” sözcüğü yerine, Fransızcası olan “assistant”ın karşılığı olan “yardımcı”yı seçmek gibi.
Yorum: “wizard” yerine “sihirbaz” genel kabul görmüş gibi görünüyor ve bence “sihirbaz” daha isabetli bir tercih…
Elektron, telefon, İnternet örneklerinde olduğu gibi bazı yabancı terimler dilimize aynen veya küçük değişikliklerle alınabilir. Ama kurallara ve Türk beğenisine uyan Türkçe bir karşılık dilimizi daha da zenginleştirir; “software agent” için “yazılım ajanı” yerine “yazılım etmeni”nin seçilmesi gibi.
Yorum: Elektron, telefon, internet, elektrik, elektronik, televizyon, radyo hepsi Türkçe’de yer alan kelimeler… “software” yerine yazılım da kabul gördü; “ajan” kelimesi Türkçe’de kabul görmüş kelime ve bence “software agent” için “yazılım ajanı” demenin hiç bir sakıncası yok; zaten bu terim teknik bir terim… Hem sonra “etmen” ne demek?
Kendi kültürlerine saygı duymayanlar başkalarından saygı beklemek haklarını yitirmiş olurlar. Dilimize özen, benliğimize duyduğumuz saygının bir göstergesidir. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde bilişim dilimizin zengin bir Türkçe olmasını istiyorsak, şimdiden özenli bir Türkçe kullanmaya başlamalıyız. Bilişimci olabilecek kadar yetenekli olan kişilerin bu özeni gösterebileceklerine inanıyorum.
Evet bizler de Tuncer Ören Hocamız‘ın sesine kulak verelim; ey bilişimciler özenli Türkçe kullanalım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Etkili ders çalışma teknikleri Öğrenmede iyi sonuç almanın yolu, çok çalışmak değil etkin ve yeterli çalış...